25 Haziran 2016 Cumartesi

Son zamanlarda her şey zorlanıyordu. Çiçek açmaya, bulut güneşe yanaşmaya korkuyordu. Gökyüzü bile karanlığa alışmış, yalnız yalnız bakıyordu insanlığa... böyle bir gündü işte yaşadığım. Şehrin yorgun yollarına özensizce toplanan saçlar yakışıyordu. Çantanın bir köşesinde devamlı duran toka, lazım olduğu an bir türlü bulunmuyor, o saçlar toplanmadıkça bunaltıyor, yüzüne yapışıyordu. Zaten her şey ama her şey üzerine yapışıyor gitmiyordu.
Sokaklar kirden, pislikten bir ahenge bürünmüş ama yine de sokak kedileri anlam katıyordu çirkin betonlara...
Derken sadece onun elinden tutarak yürümek istediğini hissetti. Sadece yürümek... yıllardir bir kere bile düzenli bir işi olmamıştı. Neyin hayalini kursa itinayla olmuyordu. Tek bir isteği vardı artık. Sadece 'yürümek'. Varlığın katre katre anlamını yitirdiği günlerde, yokluğun hisleriyle yoğrulmuş bir zaman, bir ân istiyordu. Lâkin o bile olmuyordu...
12.04.2016/ Şişli.
Nazmiye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hayatını insanların üzerilerinde en çok vakit geçirdikleri ama sorsan en mutsuz oldukları ofis masalarına benzetiyordu. Çekmeceler, çekm...